Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun adının karıştığı iddialar, bir siyasetçiden öte bir insanın savrulmasının nerelere uzanabileceğinin trajik bir örneğini sunuyor.
Türkiye’de siyaset sahnesi çoğu zaman kişisel çıkarların, hukukun eğilip büküldüğü bir çarpıklıklar tiyatrosuna dönüşebiliyor. Ancak bazı sahneler var ki ne kadar tekrar izleseniz de midede bıraktığı o bulantı hissi geçmiyor. Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun adının karıştığı iddialar işte tam olarak bu hissi veriyor.
Adaletin terazisi mi bozuldu, yoksa teraziyi tutanlar mı başka bir elin parçası oldu bilinmez. Ama bu kitapta anlatılanlara bakınca sorulması gereken asıl sorunun bu olduğu ortaya çıkıyor.
Ergenekon kumpası mağduru araştırmacı yazar Ergün Poyraz’ın yayına hazırladığı Kırık Topuklu Kirli Kontes adlı yeni eserini okudum ve açık söyleyeyim, gözlerime de, kulaklarıma da inanamadım. Sayfalar ilerledikçe karşıma çıkan iddialar sadece bir siyasi figüre dair değil, bir insanın nerelere savrulabileceğine dair de çok çarpıcı bir tablo çiziyor.
İddialar öyle sıradan değil; öyle ki bir çocuğu korumak bahanesiyle annesini pavyona gönderttiği söyleniyor. Evet, yanlış duymadınız. İddiaya göre, çocuk annesini geri alamasın diye kadının hayatı bilinçli şekilde karartılıyor. Hangi anneye, hangi kadına, hangi insana bunu yapabilir biri? Bu iddiayı okuduğunuzda siz de benim gibi “Bu kadar da olmaz!” diyeceksiniz. Ama yazılanları okudukça o "olmaz"ların hepsi bir bir olmuş gibi duruyor.
Kitapta sadece bu da yok. Yargıya nasıl müdahale edildiğinden belediye bürokratlarının nasıl organize şekilde zenginleştirildiğine, jet hızıyla sonuçlanan davalardan yıllarca rafta bekletilen dosyalara kadar pek çok çarpıcı belge ve bilgi var. Ve ne yazık ki bütün bu düzenin kurbanı olan sadece hukuk değil; aynı zamanda kamu vicdanı, toplumun adalete olan inancı, yoksul halkın alın teriyle ödediği vergiler ve susturulan gazeteciler.
" Kırık Topuklu Kirli Kontes", sıradan bir siyasi eleştiri kitabı değil. Aynı zamanda bu topraklarda iktidar ve imtiyaz nasıl iç içe geçer, yargı nasıl araçsallaştırılır, medya nasıl hizaya sokulur; bunun belgelerle anlatıldığı bir tanıklık çalışması.
Değerli okuyucularım,
Bu ülkenin en çok ihtiyaç duyduğu şeylerden biri gerçekle yüzleşme cesaretidir. Bu kitap, bu cesarete sahip olanlar için yazılmış. Okuyun. Okudukça öfkeleneceksiniz. Okudukça şaşıracaksınız. Ve belki de içinizden sessizce şu cümle geçecek:
“Adalet bir gün herkese lazım olacak.”